İYİLİK VE İHSANLARI AHİRETE BIRAKILAN ÜMMET - 23 ARALIK 2024 - MEVLANA TAKVİMİ
Manage episode 457089750 series 2542707
Zeyd b. Sabit (r.a.), Resûlullah (s.a.v.)’den naklen şöyle anlattı: “Bir kimsenin niyeti âhiret olursa, Allâh onun dağınık işlerini bir araya getirir. Ona gönül zenginliği, kanaat verir. Dünya nimetleri ona boyun eğer. Yine bir kimsenin, niyetinde dünya olursa, Allâh onun işlerini dağıtır. Kalbine açlık ve fakirlik korkusu salar. Dünyadan kendisine gelen ise, ancak Allâh’ın yazdığı kadardır.” Esved b. Kays (r.âleyh) diyor ki: “Cündüb’den dinledim, şöyle anlattı: “Bir gün, Ömer (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)’ın huzuruna girdi. Bir hasır üstünde, yatmıştı. Yüzüne üzerinde yattığı hasırın izi çıkmıştı. Ömer (r.a.) ağladı. Resûlullâh (s.â.v.) sordu: “Seni ağlatan nedir?” Ömer (r.a.) şöyle dedi: “Kisra’yı ve Kayser’i hatırladım. Onların dünya bolluğunu düşündüm. Sen, Allâh’ın Resûlü olduğun halde yüzüne hasır izi gelmiş.” Bunun üzerine, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle anlattı: “Onların ulaşabilecekleri iyilikler kendilerine dünya hayatında peşin olarak verildi. Fakat biz, öyle bir ümmetiz ki, iyilik ve ihsanlarımız âhirete bırakıldı.” Hz. Ali (r.a.)’in şöyle dediği anlatılır: “Sizin için iki şeyden korkarım. Uzun emel, nefsin kötü arzularına uymak. Uzun emel, size âhireti unutturur. Hevâî arzular ise doğru yolu kapatır. Dünya göçüp gitmektedir, âhiretin yüzü ise bize dönüktür. Herbirinin kendine has çocukları vardır. Siz, âhiret çocukları olunuz, dünya çocukları olmayınız.” (Ebû’l-Leys Semerkandî, Tenbihü’l-Gâfilin, s.270-271)
1871集单集